Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, amel, ibadet, imanın parçası mıdır? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, amel imanın parçası değildir, buyurdu.
- Bir farzı, inandığı halde, tembellikle yapmayan, mesela bir namazı kılmayan kimse kâfir olur mu efendim?
- Hayır, kâfir olmaz. Ancak günahkâr olur.
Ve ekledi:
- Ama tembellikten değil de ehemmiyet vermediği için, hafife alarak kılmazsa, imanı gider.
Farzı tembellikle yapmayan
Bir gün de bazı sevdikleri;
- İbadetler imana dahil midir efendim? diye sordular.
Cevaben;
- Hayır, dahil değildir, buyurdu.
- Farzların farz olduğuna inanıp, tembellikle yapmayan, kâfir olur mu efendim?
- Olmaz. Fakat namaz kılmayan için sözbirliği olmadı. Hanbeli mezhebine göre, tembellikle namaz kılmayanın imanı gider.
Büyük günah işlemekle
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Müslüman, büyük günah işlemekle kâfir olur mu efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Olmaz, buyurdu. Eğer tövbe etmeden ölür ve Cehenneme sokulursa, az veya uzun zaman sonra, Cehennemden çıkarılıp, Cennete sokulur. Cennette sonsuz kalır.
- Ehemmiyet vermeden günah işlerse efendim?
- Allahü teâlânın haram etmesine ehemmiyet vermeden günah işler, tövbe etmeyi düşünmez, günah işlediğine hiç üzülmez, azabından da korkmazsa, imanı gider.
|