Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Ehl-i sünnet itikadında olmanın alametlerinden biri de, Cennette müminlerin Allahü teâlâyı göreceklerine inanmaktır, buyurdu.
Sordular:
- Başka var mı efendim?
- Kıyamet gününde, Peygamberlerin ve salih zatların, günahkâr müminlere şefaat edeceklerine ve kabir azabının, ruh ve bedene birlikte olacağına inanmak da Ehl-i sünnet olmanın alametlerindendir.
Şöyle devam etti:
- Evliyanın kerametinin hak olduğuna, kabirde ruhların, diri kimselerin yaptıklarını ve söylediklerini işittiklerine, Kur’an-ı kerim okumanın, sadaka vermenin ve hatta bütün ibadetlerimizin sevaplarını, ölenlerin ruhlarına göndermenin, onlara fayda verdiğine, azablarının hafifletilmesine veya kaldırılmasına sebep olduğuna inanmak da, Ehl-i sünnet olmanın alametlerindendir.
Amentü billahi ne demektir?
Bir gün de;
- Efendim, (Amentü billahi) demenin mânâsı nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Allahü teâlânın varlığına ve birliğine inandım, iman ettim, kalbimle tasdik, dilimle ikrar ettim demektir.
Ve izah etti:
- Allahü teâlâ vardır ve birdir.
Sordular:
- Birdir ne demek efendim?
- (Bir) sözünün, lügatta iki çeşit mânâsı vardır. Birincisi, sayı bakımından olup, ikinin yarısı ve sayıların evvelidir.
- Öbür mânâsı ne efendim?
- Diğeri, ortağı ve benzeri olmamak bakımındandır ki, Allahü teâlâ sayı bakımından değil, ortağı ve benzeri olmamak bakımından birdir.
Ve daha açıkladı:
- Yani zatında ve sıfatlarında hiçbir şekilde Ona ortak yoktur. Bütün mahlukatın zat ve sıfatları, kendilerini yaratanın zat ve sıfatlarına benzemediği gibi, yaratanın zat ve sıfatları da yaratıklardan hiçbirinin zat ve sıfatlarına benzemez.
|