Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- İbadet nedir efendim? diye sordular.
Cevaben;
- İbadet, bizi ve bütün mevcudatı yoktan var eden, her an varlıkta durduran, görünür, görünmez kazalardan, belalardan koruyan ve her an çeşitli nimetler, iyilikler vererek yetiştiren Allahü teâlânın emir ve yasaklarını yerine getirmektir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş olan Peygamberlere, Evliyaya, âlimlere özenmektir, uymaktır.
Sonra izah etti:
- İnsanın, kendisine sayısız nimetleri gönderen Allahü teâlâya, gücü yettiği kadar şükür etmesi, insanlık vazifesidir. Aklın emrettiği bir vazife, bir borçtur. Fakat insanlar, kendi kusurlu akılları, kısa görüşleri ile Allahü teâlâya nasıl şükredileceğini bilemezler.
Sordular:
- Öyleyse nasıl şükredeceğiz efendim?
- İnsanların Allahü teâlâya karşı kalb, dil ve beden ile yapmaları ve inanmaları lazım olan şükür şekli, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş ve Onun sevgili Peygamberi “sallallahü aleyhi ve sellem” tarafından ortaya konmuştur.
Ve özetledi:
- İşte Allahü teâlânın gösterdiği ve emrettiği kulluk vazifelerine İslamiyet denir.
Önce İslamiyet’i öğrenin!
Bir gün de bazı gençler;
- Bize nasihat eder misiniz efendim, dediler.
Cevaben;
- Her şeyden önce İslamiyet’i öğrenin, buyurdu. İlim bir hazinedir. Anahtarı ise sorup öğrenmektir
Ve ilave etti:
- İslamiyet’i öğrenip başkalarına öğretmek, günahlara kefarettir.
Sordular:
- Yani günahlarımız mı affedilir efendim?
- Evet. Hadis-i şerifte; (İlim öğretmek, günahlara kefarettir) buyuruldu.
|