Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün sohbetinde;
- Kardeşlerim, dinimizin imana ve ibadetlere ait bir hükmünü zaruretsiz ve kasten red etmek çok tehlikelidir, buyurdu.
Sordular:
- Nasıl tehlikeli efendim?
- Şöyle ki, İslamiyet’in emir ve yasaklarından birini hafif görmek, Kur’an-ı kerim ile, meleklerle ve peygamberlerden birisi ile alay etmek ve bunlar ile bildirilenleri bir zorlama ve zaruret yok iken dil ile inkâr etmek, küfür olur.
- Yani imanı mı gider efendim?
- Evet.
- Zaruret olursa efendim?
- Allahü teâlânın varlığını, melekleri, guslün ve namazın farz olduğunu, ölümle korkutulmak gibi bir zaruretle reddederse, imanı gitmez.
Din bilgilerinde şüphe
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, İslam dininin açık olarak bildirdiği zaruri bilgilerde şüphe ve tereddüt edilirse iman gider mi? diye sordular.
Cevaben;
- Evet, iman gider, buyurdu.
Ve misal verdi:
- Mesela namaz kılmanın farz olduğunda, şarap ve diğer alkollü içkileri içmenin, kumar oynamanın, faizin, rüşvetin haram olduğunda şüphe etmek, imanın gitmesine sebep olur.
Ve ilave etti:
- Meşhur olan bir harama helal demek ve helal olan şeye haram demek de, imanı götürür.
İman nasıl olmalı?
Bir gün de imanla ilgili sohbet ederken;
- İman, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olmalı ve devamlı ve sabit olmalıdır, buyurdu.
Ve izah etti:
- Yani bir an ayrılmayı düşünmemelidir. Üç sene sonra Müslümanlıktan çıkacağım diyen kimsenin, o andan itibaren imanı gider, Müslümanlıktan çıkmış olur.
|