Büyük Velilerden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı gençlere;
- Namazlarınızı tadil-i erkan ile, şartlarına uyarak kılınız, buyurdu. Zira âyet-i kerimede mealen; (Kusursuz kılınan bir namaz, insanı pis, çirkin işleri işlemekten korur) buyurulmaktadır.

Ve ekledi:
- Peygamber efendimiz de “aleyhisselam”; (İnsanın Rabbine en yakın olduğu zaman, namaz kıldığı zamandır) buyuruyor.

Ve izah etti:
- Bir Müslümanın herhangi bir namazı vaktinde kılmaması iki türlü olur: Biri, özür ile kılmaması, ikincisi de, namazı vazife bildiği, önem verdiği halde tembellikle terk etmesidir.

Namazı kazaya bırakmak

Bir gün de sohbetinde;
- Farz namazı özrü olmadan, vakti geçtikten sonra kılmak, yani kazaya bırakmak haramdır, buyurdu. Yani bir vakit namazı, özürsüz olarak vaktinden sonra kılmak, büyük günahtır.

Ve ekledi:
- Bu günah, kaza edince affolmuyor. Ayrıca tövbe etmesi lazımdır. Tövbe de ederse, o zaman affolması ümit edilir. Tövbe ederken de kılmadığı namazları kaza etmesi lazımdır.

- Kaza etmezse efendim?
- Kaza etmeye gücü varken, kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah işlemiş olur. Bu büyük günah, her namaz kılacak kadar boş zaman geçince, bir misli artar. Çünkü namazı, boş zamanlarda hemen kaza etmek de farzdır.

Müminleri sevindirin!

Bir gün de sevdiği bir genç nasihat istedi bu mübarek zattan.
Cevap olarak;
- Müminleri sevindir! buyurdu.

Delikanlı sordu:
- Bu iş çok mu sevaptır efendim?
- Evet. Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Allahü teâlânın farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini sevindirmektir) buyuruyor.