Büyük Veli Seyyid Sıbgatullah-i Hizani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün sevdiklerine;
- Benim ömrüm kitap okumakla geçti, buyurdu.
Ve devam etti:
- Ama bu kadar kitap okumanın sonunda, bir neticeye vardım. O da, çok kitap okuyan yoldan çıkar, sapıtır. Onun için çok kitap okumak, her zaman uygun değildir.
Sordular:
- Bize ne tavsiye edersiniz efendim?
- Rastgele yüz ayrı kitap okuyacağınıza, doğru yazılmış bir kitabı yüz defa okuyun.
Nasıl muvaffak oldunuz?
Bir gün bazı gençler bu zata gelip;
- Nasıl muvaffak oldunuz? diye sordular.
Cevaben;
- Helekel-müsevvifun, buyurdu. Bu hadis-i şerifi kendime rehber edindim.
Bir şey anlamadılar:
- Helekel müsevvifun ne demek efendim?
- Biraz sonra yaparım diyen, helak oldu, demektir.
Ve altını çizdi:
- Helak olur değil, helak oldu. Yani tövbeyi ve iyi işleri sonraya bırakarak fırsatı kaçıranlar helak oldular, demektir.
Bilmeyen de öğretebilir
Bir gün de sevdiği bazı gençlere;
- Bizim dinimizin esası, ilim öğrenmek ve öğretmek olup, ikisi de farzdır, buyurdu. İki farz var. biri öğrenmek, diğeri öğretmek.
Sordular:
- İlim öğretmek için illa bilmek mi lazım efendim?
- Hayır. Bilmeyen de öğretebilir.
- Nasıl öğretir efendim?
- Kitap vererek. İslamiyet’i anlatan doğru yazılmış bir kitabı birine vermek de öğretmek sayılır. En azından vebalden kurtulur.
|