Evliyanın büyüklerinden Seyyid Muhammed Salih “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kişi, sevdiği ile beraberdir, buyurdu.
Ve izah etti:
- Kişi bu dünyada kimi seviyor, kiminle sohbet ediyor, kiminle beraber bulunuyorsa, ahirette Cennette de o sevdikleriyle birlikte olacaktır.
Ve devam etti:
- Ehl-i sünnet âlimleri de; (Eğer bir cemaatin içinde Cenâb-ı Hakkın bir tane sevdiği kul varsa, o cemaattekilerin hepsi içeri girer) buyuruyorlar.
Ve başka misal verdi:
- Hak dostlarından biri de; (Allah’ın dergahında ehil, na-ehil beraberdir) buyuruyor.
Ve bunu açıkladı:
- Yani Cennetin kapısında, bir cemaatin içindeki ehiller içeri, na-ehiller dışarı denmez. Hepsine girin denir.
Acaba hangisini verecek?
Bir gün de şunu anlattı cemaatine:
Bir gün Efendimiz “aleyhisselam”, eshab-ı kirama;
- İçinizde kim hiç birşey düşünmeden namaz kılarsa, ona cübbemi vereceğim, buyurmuşlar.
Hazret-i Ali “radıyallahü anh”;
- Ben kılarım, demiş.
Ve durmuş namaza. Tam son rekata gelmiş ki, “Acaba hangisini verecek. Yenisini mi, eskisini mi?” diye düşünmüş.
Selam verince, Efendimiz “aleyhisselam” gülerek;
- Yenisini verecektim yâ Ali, buyurmuşlar.
Hazret-i Ali;
- Eyvah! demiş. Yâ Resulallah, namazın sonunda bu düşünce geldi aklıma.
Bunu anlatıp buyurdu ki:
- Cemaatle namaz kılarken, cemaatten bazısı namazın bir kısmında, bazısı da başka kısımlarında âgâh iseler, yani kalbleri uyanıklık içinde geçmişse, cenâb-ı Hak o namazın tamamını uyanık kılınmış olarak kabul eder.
|