Büyük Veli Seyyid Sıbgatullah-i Hizani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı sevdiklerine;
- Kardeşlerim, siz Allahü teâlânın kullarına iyilik ederseniz, ihsanda bulunursanız Cenâb-ı Hak da size iyilik ve ihsan eder, buyurdu.
Ve ekledi:
- Yani Allahü teâlânın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, siz de Allah’ın kullarına öyle muamele ediniz.
Ve daha açıkladı:
- Mesela onu bunu kırıp döküyorsan, bağırıp çağırıyorsan, hakaret ediyorsan, zulmediyorsan, aynısını bulursun ahirette.
Ve özetledi:
- O halde, dünyada iken kaybeden, öbür tarafta kârda, kâr ettiğini zannedense zararda olacaktır.
Niçin dinini öğrenmedin?
Bir gün de sohbetinde;
- İslamiyet’i öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır, buyurdu. Yarın hepimize; “Her şey mümkün ve müsaitken niye dinini öğrenmedin?” diye sorulacak. Bu suale nasıl cevap veririz?
Ve devam etti:
- Öğrenip de amel etmemek daha kötü. Velhasıl ilk yapacağımız iş, doğru iman etmektir.
Sordular:
- İkincisi nedir efendim?
- İkincisi, mutlaka İslamiyet’i öğrenmek. Efendimiz “aleyhisselam”; (Nerde ilim varsa, İslamiyet oradadır. Nerde İslamiyet varsa, ilim oradadır) buyuruyor.
- Hangi ilim efendim?
- Önce din ilimleri. Zira ilmihalini öğrenmek birinci vazifedir.
Biz başıboş değiliz
Bir gün de;
- Kardeşlerim, Allahü teâlâ, kendisini tanıyalım diye, bize Peygamberler, âlimler göndermiş, buyurdu. Sahipsiz değiliz. Başı boş değiliz. Bizim bir sahibimiz, bir yaratanımız var. Ve Onun bize emir ve yasakları var. Bütün mesele, bunları öğrenip ona göre yaşamaktır.
Ve ekledi:
- Bu hududun dışına taşarsak, dünyada da zarar görürüz ahirette de.
|