Büyük Veli Seyyid Sıbgatullah-i Hizani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün kalabalık olan cemaatine;
- Kardeşlerim, bundan elli sene sonra buradakilerden kimse kalmayacak, buyurdu. Belki birkaç kişi kalabilir. Her yüz senede bir dünyanın nüfusu değişiyor çünkü.
Ve devam etti:
- Yani bu dünya, bir han gibi, otel gibi. Yolcuları devamlı değişiyor.
Ve sordu onlara:
- Şimdi siz bir otele, bir hana gitseniz. Çıkarken, o hanın yatağını, yorganını veya perdelerini götürmek isteseniz, izin verirler mi?
- Vermezler tabii efendim.
- Hem vermezler, hem de “Sen delirdin mi? Bunlar senin değil, buranın malı” derler, öyle değil mi?
- Evet efendim.
- Öyleyse bu dünyada yolcu gibi olalım. Bu hanın eşyasında gözümüz olmasın.
Şöyle bitirdi:
- Büyüklerimiz; (Bu ömür, bir kundak bezi ile bir kefen bezi arasındadır) buyurmuş. O halde bizim olan, yani ahirete götürebileceğimiz, sadece dünyada yaptığımız amellerimizdir.
Sevmek ne ile belli olur?
Bir gün de bazı dostları;
- Efendim, sevmek ne ile belli olur? diye sordular bu zata.
Cevap olarak;
- Sevmenin en önemli alameti, itaattir, buyurdu. Yani seven, sevdiğine itaat eder. Eğer etmiyorsa sevmiyor demektir.
Ve misal verdi:
- Mesela (Ben Allah’ı seviyorum) diyen kimse, Allahü teâlânın emirlerine itaat etmelidir. Yani İslamiyet’e uymalıdır. Eğer uymuyorsa, (Allah’ı seviyorum) demesi doğru olamaz.
Başka misal verdi:
- Yine (Ben Resulullah efendimizi çok seviyorum) diyen kimse, Onun sünnetlerine uyması gerekir. Uymuyorsa, o sözüne inanılmaz.
Son olarak;
- Kim Hocasına itaat etmezse, (Hocamı seviyorum) sözüyle tezat olur. Yani sevmiyor demektir, buyurdu.
|