Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Nur Muhammed “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün nasihat isteyen sevdiği bir gence;
- Evladım, ameli ve ibadeti elden bırakma! buyurdu. Hareketlerin ilmine, hallerin de, tasavvufa uygun olsun!
Ve ekledi:
- İyi bil ki, amelsiz ilim, insanı kurtaramaz.
Ve sordu ona:
- Bir kimse, dağda bir aslana rastlasa, yanında tüfeği ve kılıcı bulunsa ve bunları kullanmasını iyi bilse ve ne kadar cesur olursa olsun, bu aletleri kullanmadıkça, o aslandan kurtulabilir mi?
Delikanlı olumsuzca başını salladı:
- Kurtulamaz tabii efendim.
- Evet kurtulamaz. İşte bunun gibi, bir kimse ne kadar ilim sahibi olursa olsun, bildiğine göre hareket etmezse, ilminin faydası olmaz.
Ve sordu yine:
- Bir tabib hastalansa, hastalığını teşhis edip ilacını da bilse ve bu ilaç hakikaten o hastalığa çok iyi gelse, o ilacı kullanmadıkça, yalnız bilgisi onu iyi eder mi?
- Etmez efendim.
- Evet etmez. Demek ki bir insan ne kadar İslamiyet’i bilse de, bildiklerini yapmadıkça faydası olmaz.
Rahmete kavuşmak istersen
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Evladım, Allahü teâlânın emrettiği, beğendiği iyi şeyleri yaparak onun merhametini kazanmaz isen, rahmetine kavuşamazsın, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bir âyet-i kerimede mealen; (İnsan yalnız çalışmakla ve ibadet yapmakla saadete kavuşur) buyuruldu.
- Başka bir âyet-i kerimede de mealen; (Allah’ın rahmetine kavuşmak isteyenler, emirlerini yapsınlar!) buyuruldu.
Delikanlı sordu:
- Başka var mı efendim?
- Evet var. Bir âyet-i kerimede de mealen; (Dünyada yapılanların karşılıklarını göreceklerdir) buyuruluyor.
|