Evliyayı kiramdan Derviş Muhammed “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- İmanı olmayanların ibadetlerine sevap verilir mi efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, imanı olmayanların farzları kabul olmaz. Yani bunlara sevab verilmez, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Farzları yapmayan müminlerin, sünnetleri kabul olmaz. Yani bunlara sevab verilmez.
Ve daha açıkladı:
- Bunlar, Peygamber efendimize “aleyhisselam” uymamış olur. Bir kimse, bütün farzları yapıp da, bir farzı özürsüz terk ederse, bu borcunu ödemedikçe, bu cinsten olan hiç bir nafile ibadetine ve sünnetine sevab verilmez.
Niyet çok önemli
Bir gün de bazı gençler;
- Dinimizde niyet önemli mi efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Elbette, buyurdu. Her mubah işte, mesela yemede, içmede, uyumada, hatta helaya girmekte bile iyi niyet etmeyi unutmamalıdır.
Sözüne devamla;
- Niyet iyi ise, o işi yapmalı, yalnız Allahü teâlâ için olmazsa, yapmamalıdır.
Ve ekledi:
- Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ, sizin suretlerinize, mallarınıza, bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar) buyuruldu.
Ve bunu izah etti:
- Yani, Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, hayrat ve hasenatına, malına, rütbesine bakarak sevab vermez. Bunları ne düşünce ile, ne niyet ile yaptığına bakarak, sevab veya azab verir.
Hocasını sevmek için
Bir gün, yeni bir talebesi;
- Efendim, sizi çok sevmek istiyorum, ne yapayım? diye sordu bu zata.
Buyurdu ki:
- Öyleyse arkadaşlarını çok sev evladım.
Genç anlamadı bundaki inceliği:
- Efendim, ben sizi çok sevmek istiyorum.
Mübarek zat gülümsedi:
- Arkadaşını sevmeyen, hocasını sevemez evladım.
|