Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Müslümanlar, Kur’an-ı kerimi, Allahü teâlânın indirdiği gibi okumalıdır, buyurdu. Mânâsını bilmeden okumak da sevaptır.
Sordular:
- Kur’an-ı kerimin mânâsını bizler anlayabilir miyiz efendim?
- Kur’an-ı kerimi anlamak için, şimdiki arabcayı değil, Kureyş dilini bilmek lazımdır.
Ve daha açıkladı:
- Kur’an-ı kerimi anlamak için, yıllarca dirsek çürütmek, çalışmak lazımdır. Öyleyse bizler, böyle çalışıp anlayan İslam âlimlerinin yazmış oldukları tefsirlerden, açıklamalardan okuyup anlamalıyız.
Ve vurguladı:
- Derme çatma tercümeleri okuyan gençler, Kur’an-ı kerimi, mitolojik hikayeler, lüzumsuz, faydasız düşünceler, bayağı sözler sanır ve Allah korusun Kur’andan, İslam’dan soğuyup, imanlarını kaybederler.
Şöyle bitirdi:
- Demek ki, “gençlerin önüne Kur’an tercümelerini sürerek, “Öztürkçe Kur’an okuyunuz!” demek, Müslüman yavrularının, şehit evlatlarının dinsiz yetişmesini isteyen İslam düşmanlarının yeni bir taktiği, hilesi olsa gerektir.
En kötü insan kimdir?
Bir gün de sevdikleriyle sohbet ediyordu ki, sordu cemaatine:
- En kötü insan kimdir, bilir misiniz?
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Kötü insan, yanına yaklaşılması en zor olandır. Her halimizle dinimizi sevdirmeliyiz.
Sordular:
- Nasıl sevdiririz efendim?
- Kendimizi sevdirerek.
- Bunu nasıl yaparız efendim?
- İslam ahlakına uyarak. Müslüman, iyi insan demektir. Onu herkes sever.
|