İslam âlimlerinin en büyüklerinden Kâdî Muhammed Zâhid “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, kâfir ve mürtedlerin, İslam’ın bazı emirlerine uymaları, kendilerine fayda verir mi? diye sordular.
Cevabında;
- Sadece dünyada fayda verir, buyurdu. Yani dünyada rahat ve mesut yaÅŸamalarına sebep olur ise de, kıyamet gününde faydasını göremezler.
Sordular:
- Neden efendim?
- Çünkü onlar, imanla ÅŸereflenmemiÅŸtir. İbadetlerin kabul olması için, iyiliklere sevab kazanabilmek için, iman sahibi olmak lazımdır.
- En kıymetli ibadet nedir efendim?
- İbadetlerin en kıymetlisi, farz-ı ayn olanlardır.
- Farzlardan sonra efendim?
- Farzlardan sonra, en kıymetlisi, Åžafiide sünnet namazlar, Hanbelide cihaddır.
Ve ekledi:
- Hanefide ve Malikide ise, ilim öÄŸrenmek ve öÄŸretmek ve sonra cihaddır.
GüneÅŸten daha açıktır
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, Allahü teâlâ öyle bir ihsan sahibidir ki, kerem ve ihsanlarını dost ve düÅŸman, herkese saçıyor, buyurdu.
Ve devam etti:
- Bütün nimetlerinin en ÅŸereflisi, en kıymetlisi, en üstünü olarak da, kullarına Müslümanlığı açıkca bildiriyor ve beÄŸendiÄŸi yolu gösteriyor. Mahlukların en iyisine uyarak sonsuz saadete kavuÅŸmayı emir buyuruyor.
Ve özetledi:
- İşte, Onun nimetleri, ihsanları GüneÅŸten daha açık ve Aydan daha aÅŸikârdır. BaÅŸkalarından gelen nimetleri de gönderen Odur.
Ve açıkladı:
- Başkalarının ihsan etmesi, bir emanetcinin, birisine emanet vermesi gibidir. Başkasından bir şey istemek, fakirden bir şey beklemektir.
|