Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Ahmed Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Emr-i maruf iki suret ile yapılır, buyurdu. Birincisi, söz, yazı ve her nevi yayın vasıtası iledir.
Ve ekledi:
- Bunu yaparken, bilgi az ise ve şahsa, adetlere, kanunlara dikkat ve riayet edilmezse, fitneye sebep olabilir.
Ve devam etti:
- İkinci yol, hâl ile, İslam’ın güzel ahlakına uyarak, nümune olmaktır. Yani herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek, kanunlara uymak, vergilerini, borçlarını ödemektir ki, en tesirli nasihat yapmak böyle olur.
Ve ilave etti:
- Bunun içindir ki büyüklerimiz; (lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır) demişlerdir.
Ve özetledi:
- Demek ki, İslam’ın güzel ahlakına uygun yaşamak, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmanın en güzel yoludur. Hatta bu, mühim bir farzı yapmak ve ibadet etmektir.
Helal kazanmak, farzdır
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, dünyalık kazanmak için çalışmak günah mıdır? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, dünyalık kazanmak için çalışmak günah değildir, buyurdu. Dünyalık sevgisi, dünyaya gönül bağlamak günahtır.
Ve ekledi:
- Resulullah efendimiz “aleyhisselam”; (Helal kazanmak her Müslümana farzdır) buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Eshab-ı kiramdan Sad bin Ebi Vakkas hazretleri;
- Yâ Resulallah! Dua buyur da, Allahü teâlâ, benim her duamı kabul etsin! dedi.
Efendimiz “aleyhisselam” cevabında;
- Dua kabul olmak için, helal lokma yiyiniz! buyurdu.
|