Büyük İslam âlimlerinden Kâdî Muhammed Zâhid “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün zekattan sordular.
Cevap olarak;
- Bütün nimetlerin ve malların hakiki sahibi olan Allahü teâlâ, zenginlere verdiği nimetlerin kırkta birini, Müslümanların fakirlerine vermelerini emretmiştir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Buna karşılık, onlara çok sevab, kat kat mükafat vereceğini vaat etmiştir.
Sordular:
- Zekatı verilen mal artarmış, öyle mi efendim?
- Elbette. Allahü teâlâ öyle buyuruyor.
- Nasıl buyuruyor efendim?
- (Zekatı verilen malı elbette arttırırım ve hayırlı yerlerde kullanmanızı nasib ederim. Zekatı verilmeyen malı, dert ile, bela ile istemeyerek harcettiririm. Elinizden alır, düşmanlarınıza veririm, siz de bu hali görür, kendinizi yer, yanıp kavrulursunuz!) buyuruyor.
Derin bir nefes aldı:
- Allahü teâlâ böyle buyururken zekat vermemek, ne büyük insafsızlık ve inatcılık olur.
Günah işlemenin sebebi
Bir gün de bazı gençler;
- Günah işlemenin asıl sebebi nedir efendim? diye sordular.
Cevap olarak;
- Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, hep kalbin bozuk olmasındandır, buyurdu. Kalbin bozuk olması da, İslamiyet’e tam inanılmamasıdır.
Ve ekledi:
- Mümin olmak için, yalnız kelime-i şehadeti söylemek yetişmez. Münafıklar da bunu söylüyor.
Sordular:
- Başka ne lazım efendim?
- Kalbde iman bulunduğuna alamet, İslamiyet’in emirlerini seve seve yapmaktır.
|