Büyük âlim ve Velilerden Hakim-i Tirmizi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün Kaza kader’den sordular.
Cevaben;
- Kaza kader bilgisi, Allahü teâlânın kullarından sakladığı sırlardan biridir, buyurdu. Bu bilgiyi, en yakın meleklere ve din sahibi olan Peygamberlerine bile açmadı.
Ve ekledi:
- Bu bilgi, büyük bir deryadır. Kimsenin, bu denize dalması, kaderden konuşması caiz değildir.
Ve biraz açtı:
- Şu kadar bilelim ki, Allahü teâlâ, insanları yaratıyor. Bir kısmı şakidir. Cehennemde kalacaktır. Bir kısmı da saiddir. Cennete gidecektir.
Sonra şunu anlattı:
Bir kimse, hazret-i Ali’den “radıyallahü anh” Kader’i sordukta;
- Karanlık bir yoldur. Bu yolda yürüme! buyurdu.
Tekrar sorunca;
- Derin bir denizdir, buyurdu.
Tekrar sordu. Bu defa da;
- Kader, Allahü teâlânın sırrıdır. Bu bilgiyi senden sakladı, buyurdu.
Dünya nedir?
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Dünya nedir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Ölümden önce olan her şeye dünya denir, buyurdu. Bunlardan, ölümden sonra faydası olanlar, dünyadan sayılmaz. Ahiretten sayılırlar.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü dünya, ahiret için tarladır. Ahirete yaramayan dünyalıklar, zararlıdır. Haramlar, günahlar ve mubahların fazlası böyledir.
Ve daha açıkladı:
- Dünyada olanlar İslamiyet’e uygun kullanılırsa, ahirete faydalı olur, böylece hem dünya lezzetine, hem de ahiret nimetlerine kavuşulur.
|