Büyük İslam âlimlerinden Abdülhalık-ı Goncdüvani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bir yakını vefat eden birine;
- Kardeşim, hepimiz Allah’ın emrinde ve dileği altındayız ve hepimiz Onun huzuruna çıkacağız! buyurdu.
Ve ekledi:
- Öyleyse Ondan gelene razı olmalıyız. Siz de razı olun! Dua ve Fatiha okuyarak mevtaya yardım edin!
Adamcağız arzetti:
- Efendim, kalbimi dünya düşüncelerinden bir türlü kurtaramıyorum. Bana ne tavsiye edersiniz?
- Kalbinizde üzüntü ve kuruntu olunca, gidermek için tövbe ve istiğfar okuyun kardeşim.
Ve ilave etti:
- Korkulu zamanlarda ise; (La havle vela kuvvete illa billahilaliyyilazim) duasını çok okuyunuz!
Dert bela niçin gelir?
Bir gün de bir sevdiği;
- Efendim, bir kimseye çok dert ve belaların gelmesi neye işarettir? diye sordu.
Cevabında;
- Müslümanlara dünya sıkıntılarının ve belaların gelmesi, bunların günahlarının affolması için kefarettirler, buyurdu. Yalvararak, ağlayarak ve sığınarak, kırık kalb ile Allahü teâlâdan af ve afiyet dilemelidir.
Adam rica etti:
- Bunun için dua buyurun efendim.
- Biz dua ederiz. Ancak dertlinin kendisinin yalvarması daha yerinde olur.
Ve izah etti:
- Çünkü ilaç almak ve perhiz yapmak, hastaya lazımdır. Başkalarının yapacağı, olsa olsa, ona yardımcı olmaktır.
Ve özetledi:
- Sözün doğrusu şudur ki, Sevgiliden gelen her şeyi, gülerek, sevinerek karşılamak lazımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir. Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz.
Ve ekledi:
- Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur.
|