Âlim ve Evliyanın en büyüklerinden İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün yakını vefat eden bir kimseye;
- Merhumun ölüm acısı, hernekadar pek şiddetli ve çok çetin ise de, kul için, Sahibinin işinden razı olmaktan başka çare yoktur, buyurdu.
Ve devam etti:
- İnsan, bu dünyada kalmak için yaratılmadı. Dünyada iş yapmak, çalışmak için yaratıldık. Çalışmalıyız! Çalışıp da, kazanıp da ölen bir kimse için korkacak bir şey yoktur.
Ve ilave etti:
- Hatta, böyle ölmek, bir devlet ele geçirmektir.
Sonra izah etti:
- Ölüm, bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavuşturur. Ölmek, felaket değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felakettir. Ölülere, dua ile, istiğfar etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdadlarına yetişmek lazımdır.
- Resulullah efendimiz “aleyhisselam”; (Ölünün mezardaki hali, imdad diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de, babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler) buyuruyor.
- Hadisin devamında; (Kendisine bir dua gelince, dünyanın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşıyanların duaları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfar etmektir) buyuruldu.
En akıllı insan
Bir gün de sordular bu mübarek zata:
- En akıllı insan kimdir efendim?
- Ölüme hazırlanandır.
- Peki, en ahmak kimdir efendim?
- Dünyaya tapandır.
- İhlas nedir efendim?
- Her şeyi Allah için yapmaktır. Yani halis niyetinize dünya menfaati karıştırmayın. Mesela bir sürahi zemzem suyuna, bir damlacık idrar karışırsa, o su içilir mi?
- İçilmez efendim.
- Anladınız değil mi?
- Çok iyi anladık efendim.
|