Büyük âlim ve Velilerden Emir Hüsrev Dehlevi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün Mezheblerden sordular.
Cevabında;
- Dört mezhebin itikadı birbirinin aynıdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Dört mezhebten birinin iman ve fıkıh bilgilerine tâbi olan, uyan bir Müslümana (Ehl-i sünnet) veya (Sünni) denir.
Sordular:
- Dört mezhebten birinde değilse efendim?
- Dört mezhebten birinde olmayan kimsenin imanı bozulur. Yani ya (bid’at sahibi), sapık bir Müslüman olur. Yahut, dinden çıkıp mürted olur.
Bir nefes aldı:
- Bunun her ikisi de, tövbe etmeden ölürse, muhakkak Cehenneme girecek, ateşte yanacaktır.
- Sonsuz mu yanarlar efendim?
- Bid’at sahibi, itikadının bozukluğu kadar yanıp, sonra çıkar.
- Ya mürted efendim?
- Mürtedler sonsuz yanar, hiç çıkmazlar.
Amel, imandan parça mıdır?
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, bizim dinimizde amel, ibadet yapmak, imanın parçası mıdır? diye sordular.
Cevabında;
- Hayır, buyurdu. Amel, imandan değildir.
- Ama efendim bazı insanlar; (Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, bir vakit namaz kılmayan kimse kâfir olur) diyorlar.
- Hayır, inandığı halde namaz kılmayanın imanı gitmez.
- Hangi halde imanı gider efendim?
- Namazı vazife bilmez, kılmaya ehemmiyet vermez, vakit geçerken kılmadığına üzülmez, aldırış etmez, azabından da korkmazsa, o zaman imanı gider.
|