Büyük İslam âlimlerinden Seyyid Ahmed Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün sevdiği bir gence;
- Yavrum! Gençlikte, nefsin arzuları, insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibadet yapılacak en kârlı zaman da gençliktir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Gençlikte, İslamiyet’in bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok üstün ve kıymetli olur. Hele başka maniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibadetin sevabı o kadar çoktur ki, ancak Allahü teâlâ bilir.
Delikanlı sordu:
- Hikmeti nedir efendim?
- Çünkü, maniler karşısında, ibadeti yapmak güçlüğü, sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini göklere çıkarır. Mani olmayarak, kolay yapılan ibadetler, aşağıda kalır.
Ve ilave etti:
- Bunun içindir ki, insanların yüksekleri, meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuştur. Çünkü insan, maniler arasında ibadet etmektedir. Melekler ise, mani olmadan emre itaat ediyor.
Genç sordu yine:
- O maniler nelerdir efendim?
- Gençlik arzularıdır. Bu arzular, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsin ve şeytanın sevdiği şeylerdir. Halbuki Allahü teâlâ İslamiyet’e uygun olan şeyleri sever. Rabbimizin düşmanlarını sevindirip, bütün nimetleri veren hakiki Sahibimizi gazaba getirmek, akıllı ve zeki insanların yapacağı şey değildir.
Ve ekledi:
- Hele dinsizlerin, Müslümanlarla alay edenlerin çoğaldığı, Müslüman evlatlarını dinden çıkaran propagandaların yayıldığı bu zamanda yapılan az bir ibadete, kat kat sevap verilir. Ama bir şartla.
- O şart nedir efendim?
- Doğru yapmak. Yani dinimizin emrettiği, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi yapılırsa böyle çok sevap kazanılır.
|