Büyük âlim ve Velilerden Emir Hüsrev Dehlevi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün nasihat isteyen bazı gençlere;
- Her şeyden önce İslamiyet’i öğrenin, buyurdu. Dinini öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır.
Ve ekledi:
- Tefsir, hadis ve kelam ilimlerinden sonra, en şerefli ilim Fıkıh ilmidir. Fıkıh bilgisi okumak, geceleri nafile namaz kılmaktan daha sevabtır.
Sordular:
- Bu hususta hadis-i şerif var mı efendim?
- Elbette. Efendimiz “aleyhisselam”; (Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakih yapar) buyuruyor.
Ve ekledi:
- Bir hadis-i şerifte de; (Allahü teâlânın en üstün dediği kimse, dinde fakih olan kimsedir) buyuruldu.
Son olarak;
- Resulullah efendimiz “aleyhisselam”; (İbadetlerin efdali, en kıymetlisi, fıkıh öğrenmek ve öğretmektir) buyuruyor.
Müslüman olan ne yapar?
Bir gün de bazı gençlere;
- Yeni Müslüman olan kimsenin veya akıl ve balig olan Müslüman evladının, evvela (Kelime-i şehadet) söylemesi ve bunun mânâsını öğrenip, inanması lazımdır, buyurdu.
Sordular:
- Sonra efendim?
- Sonra, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan itikat, yani iman edilmesi lazım olan bilgileri öğrenip, bunlara inanması lazımdır.
- Ondan sonra hocam?
- Sonra da Ehl-i sünnetin dört mezhebinden birinin kitaplarında yazılı olan fıkıh bilgilerini, yani İslam’ın beş şartını ve helal, haram olan şeyleri öğrenmesi ve bunlara inanması ve uygun yaşaması lazımdır.
Ve altını çizdi:
- Bunları öğrenmek ve uymak lazım olduğuna inanmayan, ehemmiyet vermeyen (mürted) olur. Yani kelime-i şehadet getirerek Müslüman olduktan sonra, tekrar imansız olur.
|