Bir gün Ali Ramiteni “kuddise sirruh” hazretlerine;
- Efendim, dua ediyoruz, ama kabul olmuyor, acaba sebebi nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Haram yiyenin duası kabul olmaz, buyurdu.
- Yalnız bu mu efendim? dediler.
- İtikat da mühim tabii. İman ve itikat doğru olmalı, azalar günah işlememelidir.
Şöyle özetledi:
- Ehl-i sünnet bir Müslüman, hiç günah işlemeyen bir ağızla dua ederse, elbette kabul olur.
Nefsine fırsat verme
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Evladım, nefsine fırsat verme, buyurdu. Zira nefs-i emmaren kâfirdir senin ve Allah’a düşmandır.
Delikanlı şaşırdı:
- Allah’a mı düşmandır efendim?
- Evet. Sen de ona düşman ol. İsteklerini yapma. Çünkü onun her isteği İslamiyet’in men ettiği şeylerdir.
Şöyle bitirdi:
- Nefsine aldananlar, ahirette çok pişman olacak ve ateşte yanacaklardır.
Hakiki Müslüman nasıldır?
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Hakiki Müslüman nasıl olur efendim? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- Hakiki müminden kimseye zarar gelmez, buyurdu. Çünkü o, Allah’tan korkar ve mahlukata karşı bir mesuliyet hissi taşır. Birine, bir fenalık düşünse, kalbindeki iman mani olur buna.
Şöyle devam etti:
- La teşbih, bir köpeğin tasması varsa, ondan, kimseye zarar gelmez. Ama tasması yoksa, o, sahipsiz demektir. Sahipsiz bir köpeğin, her an ne yapacağı, kime saldıracağı belli olmaz.
Şöyle bitirdi:
- İşte imanı olmayan kâfirler de herkese, her yerde zarar yapabilirler.
|