Ebu Ali Cürcani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün şunu anlattı sevdiklerine:
Salih bir Müslüman ölüp de kabrine konulduğu zaman, gaibten bir ses;
- Ey kabir! Bu, salih bir Müslümandır. Onu sakın tahkir eyleme! O, Rabbine inanıp, ibadetlerini yaptı. Hep İslam’a uygun yaşadı. Emri maruf yaparak dinine hizmet etti. Onun için bu mümine en ufak bir sıkıntı gösterme! diye nida eder.
Bu sesin ardından kabri genişler o müminin.
Cennetten yaygılar serilir.
Sonra çok güzel, nurlu ve sevimli bir kimse gelir yanına.
O bunu görünce;
- Sen kimsin ki, bu tenha yerde gelip beni sevindirirsin? diye sorar.
O sevimli kişi;
- Ben, senin dünyada yaptığın iyi amellerim, der. Hak teâlâ beni o amellerden halketti. Seni burada garip ve yalnız bırakmamak için vazifeli geldim.
O ameller, dört yandan kuşatır ve gelecek zararlardan muhafaza ederler onu.
Mesela azap melekleri gelirse, namazı karşı çıkar ve onu o meleklerin azabından korur.
Başka cihetten yaklaşırlarsa, bu sefer orucu karşı çıkıp mani olur.
Onlar bunu görünce;
- Ne güzel, mübarek olsun, der ve geri giderler.
Akıllı insan kimdir?
Bir gün genç biri bu zata gelip;
- Akıllı insan kimdir efendim? diye sordu.
Cevabında;
- Ben bu suali tam yediyüz âlime sordum, buyurdu. Hepsi de ittifak halinde; Akıllı adam, dünyadan soğumuş ve ahiret hazırlığı içindedir. Dünya işleriyle uğraşsa da bunların sevgisini kalbine sokmaz dediler.
Ve ekledi:
- Velhasıl akıllı Müslüman, yüzünü dünyadan, ahirete çevirmiştir. Gece ve gündüzünü ibadetle geçirir.
|