Seyyid Emir Külal hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün, talebesiyle camiye giderlerken, bir çocukla babasını gördüler az ilerde.
Onlara doğru geliyorlardı.
Çocuk, Emir Külal hazretlerini “rahmetullahi aleyh” görünce çok sevdi bu zatı.
Çok sevimli geldi kendisine.
Babasına dönüp;
- Babacığım, bu zat kimdir? diye sordu hemen.
Ancak babası, sevmiyordu bu Allah dostunu.
Bu yüzden ileri geri konuşmaya başladı bu Veli hakkında.
Emir Külal hazretleri de duymuştu konuştuklarını.
Kendine zarar verdin!
Ona doğru dönüp;
- Bana değil, kendine zarar verdin, buyurdu. Bir Allah adamına hakaret eden iflah olmaz, feci olur sonu.
Ancak aldırmadı adam.
Yine öyle konuşarak devam etti yoluna.
Fakat aradan çok zaman geçmedi ki, uyuz oldu o kimse.
Kime gittiyse çare bulamadı.
Ama nereden geldiğini anlamıştı bu illetin.
Yakınlarına;
- Çabuk beni Emir Külal’e götürün! dedi.
Götürdüler hemen.
Ancak iş işten geçmişti.
Büyük Veli;
- Maalesef o iyi olmaz, buyurdu. Ben helal etsem de önceki Evliyalar helal etmezler.
- Neden efendim?
- Çünkü o, büyüklerin okunu yedi bir defa. Ne yapsa da çare olmaz artık.
Meyus halde geri döndüler.
Yolda giderken tökezleyip düştü ve öldü.
Dünyayı sevmeyin!
Bu zat, bir gün sevdiklerine;
- Kardeşlerim, bu dünyayı sevmeyin ve Allahü teâlâyı hiç unutmayın, buyurdu. Bir günah karşısında, Allah’tan korkup titreyin ki, bundan büyük ibadet yoktur dinimizde.
Ve ekledi:
- Kim Allah’tan korkarsa, siz de ondan korkun ondan. Ama korkmayın Allah’tan korkmayandan. |