Yesi şehrine yakın bir belde vardı ki, oradaki halk düşmanlık besliyorlardı Ahmed Yesevi hazretlerine.
Onun şöhreti arttıkça onların da düşmanlıkları artıyordu.
Bu nasibsizler, bir gün toplanıp, Onu hırsızlık suçuyla karalamak için karar aldılar.
Bunun için, bir sığır kesip, gizlice bu zatın dergahının avlusuna bıraktılar bir gece yarısı.
Ertesi gün de toplanıp, dergahın kapısına geldiler hep birlikte ve
- Sığırımız çalınmış, siz aldınız, diye yaygara kopardılar.
Sesleri duyan oraya koşuyordu.
Kapıda gürültü çıkarıp içeri girmek istiyorlardı.
Başka insanlar da gelip toplandılar.
Güya sığırı avluda bularak, hırsız damgasını basacaklardı bu Allah Dostu’na.
Haydi girin köpekler!
Gürültüler çoğalınca büyük Veli kalktı ve
- Haydi, girin köpekler! diyerek açtı kapıyı.
Çapulcular avluya girer girmez birer köpek şekline girdiler o anda.
Ve kendi kestikleri sığıra hücum edip, kısa zamanda yiyerek bitirdiler hayvanı.
Ancak üzülüyorlardı köpek olduklarına.
Kurtulmaları için çok yalvardılar.
Yine acıdı mübarek zat.
Dua etti onlara.
İnsan şekline girdiler tekrar.
Sana nasib olacak
Bir gün, Timur Han ordusuyla Buhara’ya giderken Türkistan’da rüya gördü bir gece.
Ahmed Yesevi hazretleri “rahmetullahi aleyh” kendisine;
- Ey yiğit! Burada fazla kalma, ordunla hemen Buhara’ya git ki, o memleketin fethi sana nasib olacak, buyurdu.
Timur Han’ın, Allah dostlarına sevgisi çoktu.
Bu işareti alır almaz, Buhara’ya yürüdü acele.
Ve o büyük Veli’nin himmet ve duasıyla fethetti Buhara’yı.
Hazret-i Hızır da yanındaydı Timur’un.
Ahmed Yesevi hazretleri vefat edince, Ona bir türbe yaptırdı ki, halen bütün haşmetiyle ayakta durmaktadır.
|