Behaeddin-i Buhari hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” her hali sünnet-i seniyyeye tam uygun idi.
Mesela Resulullah efendimiz “aleyhisselam”, bir gün eshabı ile ekmek pişirmişlerdi tandırda.
Sahabeden her biri hamurunu alıp, eliyle kızgın tandıra yapıştırdı.
Efendimiz “aleyhisselam” de mübarek eline hamur alıp, yapıştırdı tandırın sıcak gövdesine.
Bir müddet bekleyip, sonra aldılar hamurları tandırdan.
Bütün hamurlar pişmişti.
Ama biri hariç.
O pişmeyen hamur, Resulullahın “aleyhisselam” hamuruydu ve olduğu gibi duruyordu.
Hikmeti mi?
Çünkü Resulullah efendimizin “aleyhisselam” mübarek eli her neye temas etse, dünyada da, ahirette de o şeyi ateş yakmaz.
Behaeddin-i Buhari hazretleri “rahmetullahi aleyh” de Resulullahın “aleyhisselam” bu sünnetine uymak için bir gün tandır başına geldi bazı talebesiyle.
Her biri, ellerine biraz hamur alıp, yapıştırmışlardı onları kızgın tandıra.
Bu büyük Veli de hamurunu yapıştırdı.
Az bekleyip, sonra aldılar hamurları tandırdan.
Biri hariç, bütün hamurlar pişmişti.
Evet, pişmeyen hamur, bu büyük Veli’nin eliyle yapıştırdığı hamur idi.
Bunu görünce;
- Çok şükür, bunda da sünnete uyduk, buyurdu.
Babanın vazifesi
Bu zat, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, çocuklarına iman ve ibadet bilgilerini öğretmek, bir babanın en mühim görevidir, buyurdu.
Cemaatten biri;
- Biz bunları ihmal ettik, dedi.
- Öyleyse çok fena. Çünkü Peygamber efendimiz “aleyhisselam”; “Çok Müslüman evladı vardır ki, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gireceklerdir” buyuruyor.
Çok üzüldü:
- Öyle mi hocam?
- Evet. çünkü onlar, çocuklarına İslamiyet’i öğretmemişlerdir. Efendimiz “aleyhisselam”; “Ben böyle babalardan uzağım, onlar da benden uzaktır” buyuruyor.
Adam perişandı. Mahcup bir ses tonuyla itiraf etti:
- O halde çocuklarımdan şikayete hakkım yoktur benim.
|