Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” Şeyh Rekin adında çok sevdiği biri vardı ki, buğday ticareti yapardı.
Ahmed Bedevi hazretleri “rahmetullahi aleyh” bir gün onu çağırıp;
- Ey Rekin! Bana ilham oldu ki, yakın zamanda bu diyarda büyük bir kıtlık olacak, buyurdu.
Ve ekledi:
- Sen şimdi bol miktarda buğday al ve biriktir. O kıtlıkta insanlara faydan olur. Hem ucuza satıp hayır dua alırsın, hem de çok zengin olursun.
- Peki efendim, dedi.
Ve aynen yaptı bu dediğini.
Derken müthiş bir kıtlık baş gösterdi memlekette.
Hocasının buyurduğu gibi biriktirdiği o buğdayı millete ucuz satıp hem çok dua aldı, hem de zenginliğine zenginlik kattı.
Onu alabilir miyim?
Sonra da, Hacca gitmeye niyetlenip, izin istedi Ahmed-i Bedevi hazretlerinden.
Büyük Veli;
- Pekâlâ, iyi olur, buyurdu.
Tam çıkacaktı ki, duvarda asılı bir aba gördü ki, bu zatın giydiği bir elbiseydi bu.
Mübarek zat fark edip sordu:
- Onu çok mu sevdin?
- Evet efendim. Onu da yanıma alabilir miyim bu yolculukta?
- Al, ama yollarda kaybedersen, üzülürsün.
- İnşallah kaybetmem efendim. Ona gözüm gibi bakarım.
- Pekâlâ, al öyleyse.
Fakat o da ne?
Şeyh Rekin bu mübarek abayı alıp çıktı yola.
Ama hac dönüşü kaybetti onu maalesef.
Çok üzüldüyse de yapacak bir şey yoktu.
Perişan vaziyette döndü ve Ahmed-i Bedevi hazretlerinin yanına geldi yine.
Fakat o da ne?
Aynı aba, aynı yerde asılı değil mi?
Büyük Veli;
- Abayı görünce mi hayret ettin? buyurdu.
- Evet efendim. Ben onu kaybetmiştim de…
- Sen kaybettin ama biz bulduk, buyurdu.
Ve aldı onu duvardan.
Tekrar hediye etti kendisine.
|