Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” vefatı yaklaşınca, talebelerine vasiyet olarak;
- Evlatlarım, kalbinizde Allah dostlarına olan sevgiyi çoğaltın, buyurdu. Güzel ahlak ile amel edin. Allah’ın kullarına hizmeti ibadet bilin.
Şöyle devam etti:
- Salih kimselerle beraber olun. Kötülerden uzak durun. Ölürsem, cenazemi mezarıma götürürken, şu beyti okuyun arkamdan:
Kerimin huzuruna, azıksız geldim.
Ne iyi amelim var, ne ibadetim.
Kerimin huzuruna azıkla gitmek.
Bundan daha çirkin bir şey yok derim.
Halis mümin nasıldır?
Vefatı daha da yaklaşınca dostlarını çağırıp;
- Kardeşlerim, halis mümin odur ki, kalbi, Rabbinin sevgisiyle yanar, buyurdu. O, bilmediği bir aşkla şaşkın haldedir. Yemek içmek düşünmez, gözünün yaşı dinmez. Günahlarından utanıp, başını yerden kaldıramaz.
Şöyle devam etti:
- Halis mümin, bir iş yapacağı zaman günah olmasın diye çırpınır, titrer. Her nefeste Rabbini anar. Tek bir dakikasını gafletle geçirmez. Herkesle iyi geçinir, münakaşa etmez.
Derin bir nefes aldı:
- Kardeşlerim, halis mümin odur ki, bir kalbi incitmekten korkar ve çekinir. Zira o, kalbleri Allah’ın evi bilir. Kimseyi gıybet etmez. Ahirette hesaba çekileceğini hatırından çıkarmaz.
Dünyaya düşkün olmamak
Bir gün de cemaatine:
- Bu dünyada en güzel şey nedir, bilir misiniz? diye sordu.
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
- Dünyada en güzel şey, dünyaya düşkün olmamaktır, buyurdu.
Sordu yine:
- Altından kıymetli olan şey nedir, bilir misiniz?
- Bilmiyoruz, nedir efendim?
- Onu ihtiyaç sahibi bir Müslümana vermektir.
|