Zünnun-i Mısri hazretleri “rahmetullahi aleyh” zamanında Yusüf adında biri vardı ki, bunun işi, her yeri gezip tanışmaktı insanlarla.
Bir gün de Zünnun-i Mısri adını duydu.
- Bu zat, Mısır’da yaşayan ve İsm-i azamı bilen büyük bir Evliyadır, dediler kendisine.
Mısır’a gidip buldu evini.
Huzuruna girip;
- Bana İsm-i azamı öğretin, diye rica etti.
Hazret-i Zünnun ona bir paket verip;
- Şu emaneti filan zata götürürsen öğretirim, buyurdu.
Adam;
- Hayhay götürürüm, deyip aldı paketi.
İçinde ne var acaba diye çok merak etti ama.
Ve gittikçe fazlalaştı bu merakı.
Sonra dayanamayıp, açtı.
Açar açmaz, bir ufak fare fırlayıp kaçtı içinden.
Üzüldü, ama yapacak bir şey yoktu.
Oradan geri dönüp söyledi bu olanı.
Büyük Veli ona;
- Biz seni denemiştik, buyurdu. Ve anladık ki sana bir fare bile emanet edilmez. Bir fareye ihanet eden kimseye İsm-i azam duası emanet edilir mi hiç.
Başarılı çalışma nasıl olur?
Gencin biri bu zata gelerek;
- Hocam, başarılı çalışma nasıl olur? diye sordu.
Cevaben;
- Başarılı çalışma, ahirette işe yarayan çalışmadır, buyurdu. Bir iş ahirette işe yaramıyorsa, hiç kıymeti yoktur.
- Neden efendim?
- Çünkü o kişi, ahirette Cehenneme girmekten kurtulamaz da ondan. Kendisini Cehennemde yanmaktan kurtaramayan birine başarılı denir mi evladım?
- Denmez elbet.
- İşte asıl başarı, kendini Cehennemden kurtarmaktır. Bunu başaramayan bir kimse, bütün dünyayı elde etse bile, ne kıymeti vardır? Sonunda yanacak çünkü.
|