Abdullah-i Mürteiş hazretleri “rahmetullahi aleyh”, keramet sahibi olup, kalbden geçeni anlar ve çok cömertlik yapardı insanlara.
Şöyle ki;
O devirde fakir biri nafile Hac yapmak istiyor, ama parasızlıktan gidemiyordu bir türlü.
Bir gün kalbinden;
“Abdullah-i Mürteiş hazretleri cömert bir Veli’dir. Bana bir yol elbisesi ile onbeş gümüş para verse, bu parayla kova ve ip alır, o elbiseyi de giyer Beytullah'a giderim” diye düşündü.
Tam o anda kapısı çalındı.
Koşup açtığında, bu büyük Veli’yi gördü eşikte.
Çok şaşırdı.
Zira birkaç saniye evvel Onu düşünüyordu.
Elinde, bir paketle, bir kese vardı bu zatın.
Önce paketi uzatıp;
- Bunun içinde bir elbise var, buyurdu. Hacca gitmek istersen bunu giyip gidersin diye düşündüm.
Sonra da keseyi uzattı.
- Bunda da onbeş gümüş para var. Kova ve ip alırsın, Hac yolunda lazım olur.
Ve ayrılıp gitti.
Fakir gözyaşlarıyla dua ediyordu arkasından.
Sırattan geçmek
Bir gün bazı sevdikleri;
- Efendim, Sırat köprüsünden rahat geçebilmek neye bağlıdır? diye sordular.
Cevabında;
- İslamiyet’e uymaya bağlıdır, buyurdu. Dünyada İslam’a uymakta kılı kırk yararcasına titiz davrananlara, Sırat köprüsü o nisbette geniş ve rahat olacaktır.
- Ya aksi olursa hocam?
- Aksine gevşek, sorumsuz ve geniş davrananlara da o nisbette dar ve sıkıntılı olacaktır.
|