Kadib-ül Ban hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, insanın en büyük düşmanı, nefsidir, buyurdu. Dinin her bir emrinde, bu nefsi kırmak vardır ve nefs kırılırsa netice hayır olur.
Sordular:
- Nefsi nasıl kıralım efendim?
- İstişare edin ki, bu, nefsi kırar. Zira nefs, istişare etmek istemez. Ben de biliyorum der. Yolda bir mümine rastlarsanız, önce siz selam verin. Müsafeha ederken önce siz uzatın elinizi.
Şöyle devam etti:
- Kırıldığınız kimseden önce siz özür dileyin. Öfkelenmeyin, hâlim olun, çok çalışın, tembel olmayın ki, bunlar da nefsi kırar.
Ve sordu onlara:
- Nefsin, bizi en fazla aldattığı husus nedir, biliyor musunuz?
- Bilmiyoruz, nedir hocam?
- Her türlü anlaşmazlıkta; Sen haklısın dedirtir bize. Ancak Resulullahın “aleyhisselam” tavsiyesi böyle değil.
- Nasıldır efendim?
- Tam tersidir. Her konuda haksızlığı kabul etmemizi, bilakis karşı tarafa Siz haklısınız dememizi tavsiye ediyor Efendimiz “aleyhisselam”.
Kul hakkı mühim
Bir gün de sohbetinde;
- Ey insanlar! Gaflete gelmeyin ki, ahirette hesaba çekileceğiz, buyurdu. Hele kul haklarında Peygamberlere “aleyhimüsselam” bile korku gelir.
Ve ilave etti:
- Bir gıybet, bir iftira, gönül yıkma ve bir su-i zan sebebiyle niceleri Cehenneme atılır o gün.
Sordular:
- Bunlar da kul hakkına girer mı efendim?
- Elbette. Bunların hepsi kul hakkıdır ve kul hakkını Allahü teâlâ affetmiyor.
- Ne yapmak lazım peki efendim?
- Helallaşmaktan başka çaresi yoktur.
Şöyle bitirdi:
- Mahşer günü pişman olmak istemeyen, bu gün kul hakkına girmesin. Girdiyse de helallaşsın!
|