Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” kerametleri çoktur.
Herbiri yazılıp anlatılacak olsa, ciltleri doldurur.
Biri şöyle:
Bir gün, bu zatın kabri başında elleri kelepçeli birine rastladı insanlar.
Şaşkın bir vaziyette etrafına bakıyordu.
Yanına yaklaşıp;
- Senin bu halin nedir? diye sordular.
Şöyle anlattı:
Ben, bir iş için küffâr memleketine gitmiştim. İşimi halledip dönüyordum ki, düşman askerleri beni esir alıp kelepçeye vurdular.
Türlü eziyetlere duçar oldum.
Ahmed-i Bedevi hazretlerini “rahmetullahi aleyh” hatırlayıp imdat istedim ruhaniyetlerinden.
O anda nurlu bir zatı gördüm yanımda.
Mübarek eliyle tuttu elimi.
Bir de baktım ki buradayım.
Bir şaşkınlık içinde etrafıma bakıyordum ki, siz beni görüp yanımda toplandınız.
En son şunu söyledi:
- Anladığım tek şey varsa, Seyyid Ahmed Bedevi hazretleri, Allah’ın sevgili bir kuludur.
Huzurlu olmanın sırrı
Bu zat, bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;
- Efendim, huzurlu olmanın sırrı nedir? diye sordular kendiseine.
Cevaben;
- Huzurlu olmanın yolu, İslamiyet’e uymaktır, buyurdu. İnsan, İslam’a uyduğu nisbette huzurlu olur, rahat eder. Dünyayı düşündükçe de huzuru kaçar, asabı bozulur.
Ve ekledi:
- İslamiyet bir reçetedir. Tatbik eden görür faydasını.
Sordular:
- Bu, her insan için böyle midir efendim?
- Evet. İster Müslüman olsun, ister kâfir, böyledir.
- Kâfirler için de mi efendim?
- Evet. Onlar da İslam’ın hükümlerine uydukları nisbette huzura kavuşurlar bu dünyada.
- Ya ahirette efendim?
- Ahirette saadete kavuşmak, imana bağlıdır. İmandan mahrum olanlar, Cennetin kokusunu bile duymayacaklar.
|