Bir zaman Bağdat'ta müthiş pahalılık olmuş, gittikçe şiddetlenen bu musibete halkın tahammülü kalmamıştı ki, Behlül Dânâ hazretlerine gidip;
- Ey Behlül! Dua et de şu bela üstümüzden kalksın, dediler.
Cevaben;
- Vallahi ben bu işe karışmam, buyurdu.
- Neden efendim?
- Demek ki, biz buna lâyıkmışız. Zira biz günahlardan kaçınıp, Rabbimizin emrettiği gibi yaşasaydık, bir buğday tanesi, bir dinar olsa bile hiç sıkıntı çekmezdik.
Ve izah etti:
- Çünkü Allah, kullarının rızkına kefildir. Yeter ki, biz kulluğumuzu tam yapalım Ona.
Sonra ellerini birbirine vurarak;
- Ey insanoğlu! Ahiret muhakkak varken hep dünyaya çalıştın, kendine yazık ettin. Halbuki ahirette bir hesap var. Ama senin, o suallere verecek cevabın yok!
Ve kalkıp gitti oradan.
Günah işlemekle iman gider mi?
Bir gün de bazı insanlar;
- Mümin, günah işleyince imanı gider mı efendim? diye sordular.
- Hayır, günah işlemekle iman gitmez, buyurdu.
- Peki tövbe edince günahlar affolur mu efendim?
- Elbette.
- Muhakkak mı efendim?
- Tabii. Çünkü, Allahü teâlâ, tövbeyi kabul edeceğini vaad etmiştir. O, vaadinden dönmez.
- Ya tövbe etmezse efendim?
- O zaman onun işi, Allahü teâlânın iradesine kalmıştır. İsterse imanı hürmetine günahlarının hepsini affederek Cennete sokar. İsterse günahları kadar Cehennemde azab yapar.
- Ama yine çıkar değil mı efendim?
- Evet. Zerre kadar imanı olan, sonunda rahmete kavuşacaktır. Ama kâfirlere, merhametin zerresi bile yoktur ahirette.
|