Cüneyd-i Bağdadi hazretlerini “rahmetullahi aleyh” tanıyan salih bir zat, bu büyük Veli’nin yanına geldiğinde, kalb gözüyle şeytanların hızla uzaklaştığını gördü oradan.
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinden kaçıyorlardı.
Fakat kızgın ve öfkeliydi mübarek zat o anda.
Anlamadı bu işin hikmetini.
Kendi kendine;
“Şeytan, öfkeli kimselerin yanına gelir biliyordum. Ama şimdi tersi oluyor” diye düşündü.
Kendisine dönüp;
- Ey Cüneyd, biz bilirdik ki, insan kızıp öfkelenince, şeytanlar toplanır onun etrafında. Lakin görürüm ki, siz öfkeliyken şeytanlar sizden kaçıyor, neden acaba? diye sordu.
Büyük Veli;
- Doğrudur, buyurdu. Ama bizim öfkemiz yalnız Allah içindir, nefsimiz karışmaz. Nefsi için öfkelenen insanlara şeytan yanaşır.
Arkadaşın bozuk
Bir gün de, mahalleden bir genci yanına çağırıp;
- Evladım, sen iyi bir gençsin. Ama arkadaşların bozuk. Ayrıl onlardan, buyurdu. Kötülükleri sana da bulaşır.
Ve sordu o gence:
- Sen cüzzam hastalığını bilir misin?
- Evet, çok bulaşıcı bir hastalıktır.
- İşte cüzzamlı bir hasta ile bir kimse aynı evde, yedi sene kalsalar. Aynı kaptan yeseler, aynı bardaktan içseler, aynı yatakta yatsalar, yine de cüzzam hastalığının bu sağlam adama geçmeme ihtimali vardır.
Ve ekledi:
- Ama bir evin bir odasında bir kötü insan olsa, onun kötülüğünün diğer odalardaki insanlara bulaşmama ihtimali yoktur.
- Birbirlerini görmeseler de mi efendim?
- Evet. Görmeseler ve konuşmasalar bile.
- Neden böyledir efendim?
- Çünkü kötülükler kolay ve çabuk yayılır evladım. Bir sepet üzümden bir teki çürük olsa, bu bir çürük, diğer sağlamları da çürütür. Ama bütün sağlam üzümler, o bir tek çürüğü kurtaramaz.
|