Müslim bin Yesar hazretlerinden “rahmetullahi aleyh” bir gün nasihat istediler.
Onlara;
- Bu dünya bir konaktır, buyurdu. En büyük akıllılık ise, ona aldanmamaktır. Dünyaya kıymet verenin her işi, üzüntülü, karışık ve zor olur.
Şöyle devam etti:
- Dünya, zehir gibidir, gafil olanlar onu yer. O da, o gafilleri mahv-u perişan eder. Ey insanlar, bu dünya vefasızdır, sıkıntıyla doludur, bunu siz de görüyorsunuz işte.
Bir sohbetinde de;
- Şu insanlara hayret ederim ki, dünyaya sıkı sıkı sarılmışlar. Öyle ki, sanki hiç ayrılmayacaklar. Halbuki biraz sonra, belki ölüp ayrılacak. Hazırlık yapacakken, o hâlâ oyalanıp durur.
Şöyle bitirdi:
- Ölüm uyandırınca, herkes uyanacak, ama o uyanmanın hiç faydası olmayacak.
Fedakârlık ister
Ve şöyle devam etti:
- İslamiyet fedakârlık ister, çile ister. Ancak böyle olgunlaşır insan.
Dinleyenler;
- Ama kimse çile çekmek istemez ki efendim, dediler.
- Doğru, çile çekmeyi kimse istemiyor. Zor geliyor, acı geliyor. Halbuki ilaçtır o. İlaçlar elbette acı olur.
Ve şöyle bitirdi:
- Biz de çocuklarımıza İslamiyet’i, ehl-i sünneti anlatalım, öğretelim. Yoksa Rabbimize cevap veremeyiz ahirette.
Sonsuz şükretmeliyiz
Bir gün de sevdiklerine;
- Kardeşlerim, herkes bir şükrediyorsa, biz sonsuz şükretmeliyiz, buyurdu.
- Neden efendim? dediler.
Buyurdu ki:
- Çünkü biz Ehl-i sünnet âlimlerini tanıyıp onları sevdik. Onların sayesinde hakkı batıldan ayırır olduk. Dünyada bundan büyük nimet yoktur ve olamaz.
|