Adiyy bin Müsafir hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün hizmetçisine;
- Filanca adaya git, buyurdu. Orada bir mescit göreceksin. İçerdeki kimseye benden selam söyle ve Sen kendi işine bak, kimseye karışma! diye söyle ona.
Sonra da;
- Gözünü kapat ve aç! buyurdu.
Kapayıp açtığında, o adada buldu kendini.
Mescidi görüp girdi içeri.
Duvar dibinde bir ihtiyar vardı.
Ona yaklaşıp;
- Ben Musul’dan geliyorum, dedi. Adiyy bin Müsafir hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” size selamları var. Sizin için; “O kendi vazifesine baksın. Başkasının işine karışmasın” buyurdu.
Niçin ağlıyorsunuz?
O, bunları duyunca başladı ağlamaya.
Sordu hizmetçi:
- Niçin ağlıyorsunuz?
- “Şimdi, bir Müslümana su-i zan ediyor ve O kişi niçin böyle yapıyor ki?” diyordum içimden. Bu düşünce kalbime yeni gelmişti ki seni gördüm karşımda. Cenâb-ı Hak senden ve o büyük Veli’den razı olsun.
Ve ekledi:
- Sen de o zata benden selam söyle lütfen.
- Olur söylerim, dedi.
Sonra gözünü yumup açtığında, Musul’da, Adiyy bir Misafir hazretlerinin yanında buldu kendini.
Adamın selamını arzetti büyük Veli’ye.
Tövbe edin!
Bir gün de, bazı sevdikleri;
- Efendim, isteklerimize kavuşmak için bize ne tavsiye edersiniz? diye sordular.
Cevabında;
- Tövbe edin, buyurdu.
- Niye tövbe edelim ki efendim?
- Siz isteklerinize kavuşmak istemiyor musunuz?
- Evet, istiyoruz.
- Öyleyse tövbe edin. Tövbenin açmadığı kapı yoktur.
|