Ali bin Heyti hazretlerini “rahmetullahi aleyh”, bir grup âlim ziyarete geldiler bir gün.
Onları içeriye alıp iltifat etti.
Oturup uzun uzun sohbet ettiler.
Âlimler, Onun sohbetinden ve hikmetli sözlerinden çok istifade etmişlerdi.
Ama birkaçı hariç.
Onlar huzursuz olmuşlardı.
Nitekim kalkıp gittiler az sonra.
Bu büyük Veli, anlamıştı niçin gittiklerini.
Ama üzülmüştü bu hareketlerine.
Ertesi gün, o gidenleri tek tek ziyaret etti evlerinde.
Kapılarını çalıyor, yüzlerine bir defa bakıp geri dönüyordu.
Bütün sır, o bakıştaydı zaten.
Her şeyi unuttular
O bakışla, bütün bildiklerini unuttular.
Yıllarca tahsil edip, dirsek çürütüp öğrendikleri dini bilgiler, Onun bir nazariyle silinmişti bir anda.
Kur’an-ı kerimi bile unuttular.
Hatalarını anlamışlardı ama, olan olmuştu bir kere.
Gidip özür dilemekten başka çareleri yoktu.
Toplanıp vardılar kapısına.
- Affet bizi efendim, dediler. Bu kötü halden kurtar bizi.
Yine merhamet etti mübarek zat.
Onları içeri alıp yemek ikram etti.
Âlimler, henüz ilk lokmayı alır almaz kavuştular eski bilgilerine.
Onun büyüklüğünü de anlamış oldular böylece
Yüzünüzü ahirete çevirin!
Bir gün de;
- Efendim, huzurlu olmamız için bize ne tavsiye edersiniz? diye sordular.
Cevaben;
- Yüzünüzü ahirete çevirin, buyurdu. Ahireti dert edin kendinize.
Ve ekledi:
- Ahiret derdi olanın, dünya derdi olmaz çünkü.
- Dünyayı dert edersek hocam?
- O zaman hiç huzur bulamazsınız. İşleriniz karışık, üzüntünüz çok olur.
|