Ebu Yusuf hazretleri “rahmetullahi aleyh” zamanında, devrin sultanı bir akşam evinde zevcesiyle münakaşa ederken, bir anlık öfkeye kapılıp;
- Bu geceyi, benim mülkümde olan toprakta geçirirsen, boş ol! deyiverdi.
Dedi ama sakinleşince pişman oldu böyle söylediğine.
Ancak ok yaydan çıkmıştı bir defa.
Şimdi ne yapacağım derken Ebu Yusuf hazretlerini hatırladı
Hemen çağırıp anlattı olanları ve;
- Bu işin çaresi var mı efendim? diye sordu.
İmam-ı Ebu Yusuf;
- Var, buyurdu.
Bunun üzerine çok sevinip;
- Aman hocam nedir çaresi?
- Bu geceyi hanımın mescitte geçirsin, buyurdu. Zira senin hükümranlığın mescitlere geçmez.
Hükümdar hayran oldu hazret-i İmamın ilmine.
Ve temyiz reisliğine tayin etti kendisini.
Bilmiyorum
Bir kimse de bu zata gelerek dini bir sual sordu bir gün.
Cevaben;
- Bilmiyorum, buyurdu mübarek zat.
Adam şaşırdı:
- Bilmiyor musun?
- Evet bilmiyorum.
- Nasıl olur, hazineden bu kadar çok ücret alırsınız. Yine de bilmiyorum dersiniz, var mı öyle?
Cevap olarak;
- Kardeşim, bize hazineden bildiğimiz kadar ücret veriliyor, buyurdu.
Ve ekledi:
- Eğer bilmediğimiz kadar verilseydi, birçok hazineler yetmezdi bunun için.
Seven, itaat eder
Bir gün de cemaatine:
- Bir kimse Allah’a itaat etmiyorsa, Onu sevmiş olur mu? diye sordu.
- Olmaz tabii efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- İşte Resulullahı “aleyhisselam” sevmek de böyledir. Onu seven, Onun dinine uyar. Ona benzemeye çalışır.
|