İmam-ı azam Ebu Hanife hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” içkici bir komşusu vardı dergahın hemen yanında.
Her gece, meyhaneden sarhoş olarak gelir ve bağırıp çağırarak rahatsızlık verirdi etrafa.
Dergahtakiler de rahatsız oluyordu.
Evine gelince de saz çalar, şarkılar söylerdi fütursuzca.
Hazret-i İmam sabrederdi.
Bu adam, bir gece yarısı yine meyhaneden sarhoş olarak evine gelirken, vazifeli memurlar yakalayıp, hapsettiler.
Başına bir şey gelmesin
Ertesi gün, adamın sesi gelmeyince, hazret-i İmam merak etti ve;
- Komşumuzun sesi gelmiyor, başına bir musibet gelmesin, buyurdu talebeye.
Gençler;
- Efendim, o kişi dün gece meyhaneden gelirken, bekçiler yakalayıp hapse atmışlar, dediler.
Hazret-i İmam bunu duyunca çok üzüldü.
Ve valiyi ziyarete gitti hemen.
Vali Hazret-i İmamı görünce, ayağa kalktı.
Hürmet ve saygıyla;
- Hoş geldiniz efendim, dedi. Bir emriniz varsa hemen yerine getirelim.
Komşumuz hapisteymiş
Buyurdu ki:
- Bekçiler, komşumuzu hapse atmışlar. Onu hapisten çıkarırsanız sevinirim, buyurdu.
Vali;
- Emriniz olur, dedi. Ancak böyle ehemmiyetsiz bir iş için niye zahmet ettiniz? Bir haber gönderseydiniz kâfiydi.
Ve emir verip çıkarttı adamı hapisten.
Hazret-i İmam, komşu gencin koluna girdi.
Valiye veda edip ayrıldılar.
Yolda giderken de;
- Ey komşu, kusurumuza bakma. Biraz geç vakıf olduk, buyurdu.
Ve bir kese para verip;
- Eve bir şeyler al da, çocukları sevindir, buyurdu.
|