İmam-ı azam hazretleri “rahmetullahi aleyh”, kazancına, haramın zerresini sokmazdı.
Şüpheliyse, o kârın tamamını dağıtırdı fakirlere.
Bir gün, ortağına;
- Son gelen malda kusurlu elbiseler var. Onları satarken, kusurunu söylemeyi ihmal etme, diye tembih etti.
Ancak ortağı unuttu bunu.
Ve o kusurlu elbiseden bir tane sattı o gün.
Sonradan hatırladıysa da bulmak imkânsızdı o kimseyi.
Tanıdığı biri değildi zira.
Hazret-i İmam bunu öğrenince;
- O partiden ne kadar kâr edildiyse, hepsini fakirlere dağıt, kasamıza o kârın zerresi girmesin, buyurdu ortağına.
Ve öyle yaptılar.
Doksanbin akçeydi o şüpheli kazancın tamamı.
Hepsini dağıttılar.
Namaz kılarken
Bir gün, bazı Müslümanlar;
- Efendim, namaz kılarken kalb ne ile meşgul olmalı? diye sordular.
Cevabında;
- Namazla meşgul olmalı, buyurdu.
- Namazın nesiyle efendim?
- Farzlarını, vaciblerini, sünnetlerini ve müstehaplarını en mükemmel şekilde yapmayı düşünmekle.
Mümin için en kötü hâl
Bir gün de;
- Bir mümin için en kötü hâl nedir efendim? didelir.
- Yanına rahat gidilmemesidir, buyurdu.
Ve açıkladı:
- Yani bir kişi, bir arkadaşının yanına, korkarak, çekinerek gidiyorsa, bu hâl, onun için çok tehlikelidir.
- Ne tehlikesi efendim?
- Onun son nefesinden korkulur.
|