Gönül Sultanları.com >  Evliya Nasihatleri > Dünyada, en kıymetli şey nedir > Yeniden hayat buldu
Yeniden hayat buldu
Arif-i Rivegeri, şânı büyük bir veli.
İlmiyle, insanlara oldu çok faideli.

Aslen Buhara’lıdır, Rivgir’de doğdu fakat.
Uzun bir ömür sürüp, o yerde etti vefat.

Başladı küçük yaşta din ilmini tahsile.
Zahiri ilimlere çalışırdı zevk ile.

Hocası, çok sever ve takdir ederdi onu.
Bilirdi onda büyük bir cevher olduğunu.

O yerde (Abdülhalık Goncdevani) adında,
Çok büyük bir veli de var idi o zamanda.

Lakin büyük bilmezdi önceden kendisini.
Ve başka hocalardan alırdı hep dersini.

Bir gün Abdülhalık-ı Goncdevani’yi gördü.
Çarşıdan erzak almış, evine dönüyordu.

Baktı ki, taşıdığı torbası ağır gayet.
Kalbinde, bu veliye duydu büyük muhabbet.

Yükünü taşımakta, az yardım etmek için,
Edeple yaklaşarak, istedi ondan izin.

Hazret-i Abdülhalık, onun bu teklifini,
Derhal kabul ederek, verdi elindekini.

Birlikte yürüyerek, geldiler eve kadar.
Orada, muhabbetle etti ona bir nazar.

Buyurdu ki: (Evladım, bir saat sonra yine,
Bekliyorum seni ben, bu öğlen yemeğine.)

(Peki efendim) deyip, ayrıldı ondan, fakat,
O anda, kalbi sanki, yeniden buldu hayat.

Onu gördükten sonra, bir başka oldu hali.
Zira kaplamış idi onu aşk-ı ilahi.

Bir saat sonra tekrar, geldi yine o zata.
Beraber yemek yiyip, kavuştu iltifata.

O kadar bağlandı ki bu mübarek veliye,
O günden sonra artık, gitmedi medreseye.

Çünkü aradığını bulmuş idi o artık.
Hiçbir şey görmüyordu, olmuştu ona aşık.

Zira onun kalbinden, feyz ve nur, o zaman,
Artık kendi kalbine akıyordu durmadan.

Lakin o, medreseye gitmediğinden sebep,
Evvelki hocaları, kızarlardı ona hep.

Ve hatta bir tanesi, çok baskı yapıyordu.
Ağır sözler söyleyip, hakaret ediyordu.

O ise aldırmayıp, bir cevap vermezdi hiç.
Zira onun kalbinde, vardı bir huzur, sevinç.

Bir gün, eski hocası rastladı ona yine.
Hakaretler ederek, dedi: (Dön mektebine!)

Halbuki bir gün evvel, mümine yakışmayan,
O, bir günah işleyip, olmuştu sonra pişman.

Arif-i Rivegeri, üstün firasetiyle,
Anlayıp, şöyle dedi ona kırık kalbiyle:

(Efendim, siz benimle uğraşacağınıza,
Oturup tövbe edin, dünkü günahınıza.)

O bunu işitince, eyledi çok taaccüp.
Günahını düşünüp, utandı, oldu mahcup.

Bildi bu talebenin yüksek kerametini.
Anladı bu halinin nereden geldiğini.

O da, Abdülhalık-ı Goncdevani’ye gidip,
Oldu bir talebesi, yanında tövbe edip.

Bu veli göç edince ahiret âlemine,
Arif-i Rivegeri geçti onun yerine.

www.gonulsultanlari.com