Bağdat’ta yetişen Velilerden Ebu Bekir bin Sadan "rahmetullahi aleyh" hazretleri, bir gün;
- Allahü teâlânın bir kulu sevmediğinin alameti nedir, biliyor musunuz? diye sordu cemaatine.
- Bilmiyoruz efendim, dediler:
Buyurdu ki:
- Onun, ne dine, ne de dünyaya hiç faydası olmayan boş şeylerle uğraşmasıdır.
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Siz, ahiret sıkıntılarından kurtulmak ister misiniz? diye sordu.
Cevaben;
- İsteriz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Öyleyse Allah’ın kullarını dünya sıkıntılarından kurtarın ki, Allahü teâlâ da sizi ahiret sıkıntılarından kurtarsın.
En büyük nimet
Bir gün de bazı gençler gelip;
- Efendim, en büyük nimet nedir? diye sordular.
- “Doğru iman”dır, buyurdu.
Sordular yine:
- Nimetin artması için ne yapmamız gerekir efendim?
- Şükretmemiz.
- İman da artar mı ki hocam?
- İman artmaz. Ama sağlamlaşır, kuvvetlenir. Yani imanın nuru artar, parlaklığı çoğalır.
- Peki efendim, “iman nimeti”ne nasıl şükredilir?
- Şükretmek, günah işlememekle olur.
İyilerle birlikte olmak
Bir gün de;
- Dünyanın zararından kurtulmanın çaresi var mıdır efendim? Diye sordular b zata.
Cevaben;
- Elbette, bir tek çaresi vardır, buyurdu. O da, kalbinde dünya sevgisi olmayanlarla beraber olmaktır.
Sordular:
- Onlar kimlerdir efendim?
- İslam alimleridir, Evliyalardır, Allah adamlarıdır.
- Böyle zatlar yoksa efendim?
- O zaman o zatların eserlerini okumalıdır. O büyüklerin kitaplarını okuyanın da kalbi nurlanır, temizlenir, parlar.
|