Ahmed bin Hanbel hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” ilme karşı gösterdiği gayret, eşine rastlanmaz cinstendi.
Kırk yaşında fetva vermeye başladı.
Çok kuvvetli zekası, engin bir hafızası varken, yine kitaba bakmadan ders yapmazdı.
Tuttuğu notlarla ders verir, beşbin kişi olurdu dinleyenler.
Derin ilmi yanında, güzel ahlakıyla da yanına çekerdi insanları.
Derslerinde yetişip büyük âlim olanlar, dokuzyüzün üstüne çıkmıştı.
Hadis ilminde hiç yoktu Onu geçen.
Zira öğrendiği hadisler, bir milyonu bulmuştu.
Amelsiz ilim vebaldir
Bir sohbetinde;
- İslami bilgiler, ekmek ve su gibi her insana lazımdır, buyurdu. Ancak amel edilmeyen ilmin faydası olmaz. Müslüman, öğrendiğiyle amel etmesi lazımdır.
Ve ekledi:
- Amelsiz kuru ilim, insana yüktür, vebaldir. Böyleleri, mahşer günü Allahü teâlânın ihsanına kavuşamazlar.
Cennete gitmek için
Bir gün, genç biri;
- Efendim, Cennete gitmek isteyen bir kimse ne yapmalı? diye sordu.
Cevaben;
- Doğru vasıtaya binmelidir, buyurdu.
- Anlamadım efendim.
- Bak evladım, bir yere gitmek isteyen kimse, o yere giden bir vasıtaya biner değil mi?
- Tabii ki efendim.
- Ya başka bir vasıtaya binerse?
- O zaman istediği yere değil de, o vasıtanın gittiği yere gider efendim.
- İşte Cennete gitmek isteyenin de Cennete giden bir vasıtaya binmesi gerekir evladım.
- O hangi vasıtadır ki hocam?
- Ehl-i sünnet vel cemaat. Bu, doğrudan Cennete giden tek vasıtadır.
|