Ebu Said-i Ebül Hayr hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir vaazında;
- Biz, helal lokma kalmasa da, yine haram yemeyiz, buyurmuştu.
Bunu işiten biri, bu sözüne inanmadı.
Kendi kendine;
“Ben ona haram yedirmesini bilirim” deyip, imtihana yeltendi bu Allah adamını.
Şöyle ki;
Biri helal, öteki haramdan iki oğlak kesip kızarttı.
Sonra bunları iki ayrı tabağa koyup, bir tepsi içinde gönderdi bu zata.
Ancak tepsiyi götüren kişinin yolda ayağı kaydı.
Ve haram olan yere düştü.
O sırada bir köpek geçiyordu.
Düşen o haram eti kapıp yedi oracıkta.
Haram, köpeklere lâyıktır
Hizmetçi, öbür tabağı alıp geldi Ebu Said hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” hanesine.
Ona, yoldaki hadiseden bahsetmeden;
- Bunu size filan zat gönderdi, deyip arzetti tabağı.
Ebu Said hazretleri “rahmetullahi aleyh”;
- Haram et, köpeklere lâyıktır. Helal ise hep helal yiyene olur nasib, buyurup aldı tabağı.
O kişi, hizmetçiden aldı bu haberi.
Büyüklüğünü anlayıp, talebesi olmakla şereflendi.
İmanın kıymeti
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim, ahir zamanda gelecek ümmeti Cehennemden kurtaracak bir tek şey varmış, o nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Doğru imandır, buyurdu.
- Sadece iman mı efendim?
- Evet, yalnızca doğru iman.
- Yani ahir zamanda imanını kurtaran, Cehennemden kurtulacak, öyle mi efendim?
- Evet. Ehl-i sünnet üzere iman bu kadar kıymetli işte. Bizden önceki insanlar, günaha girmemek için çaba sarfederlerdi. Ahir zamanda gelen Müslümanlar ise imanını kaptırmamak için uğraşmalıdır.
|