Ebu Hafs-ı Haddad hazretleri “rahmetullahi aleyh”, İslam âlimlerindendir.
Bir kıza âşık olmuştu gençliğinde.
Bu aşkla yanıyor, ona kavuşmak için, çareler arıyordu.
Dostları, kendisine;
- Filan yerde bir yahudi büyücü var. Senin derdine, ancak o çare bulur, dediler.
- Pekâlâ, deyip gitti o yahudiye.
Durumu anlatıp;
- Derdimin çaresini bul, diye rica etti.
Büyücü:
- Yaparım, ama bir şartla, dedi. Kırk gün, hiç iyi bir amel yapmayacaksın. Sihrimin tesir etmesi için bu şart.
Ama sihir tesir etmedi
Ebu Hafs;
- Peki yapmam, dedi.
Kırkıncı gün, büyücü sihrini yaptı ona.
Lakin Ebu Hafs muradına kavuşamadı.
Yahudi büyücü de, çok hayret etmişti.
Kendisine;
- Sen mutlaka iyi bir iş yapmışsın, dedi. Yoksa benim sihrim muhakkak tutardı.
Ebu Hafs;
- Hatırlamıyorum, dedi. Kırk gündür, iyi bir iş yapmadım.
- Hiç mi yapmadın?
Yoldan bir taş kaldırdım
Ebu Hafs düşünüp;
- Sadece yol üstünde, bir taş gördüm. Kimse düşmesin diye, alıp bir kenara koydum, dedi. Bu olabilir mi?
Büyücü;
- Olabilir, dedi. Sen kırk gün, sadece bir tek iyi iş yaptın. Yine de Rabbin seni terk etmediyse, korkma, dedi. O, muradının hepsini ihsan eder.
Ve izah etti:
- Zira senin, halis niyetle işlediğin tek bir amel, benim, kırk yıl yaptığım sihrime engel oldu.
Bu sözden, Ebu Hafsın kalbine ateş düştü.
O gün tövbe etti Rabbine.
Yahudi de, duygulanıp, imanla şereflendi.
|