Ebül Hayr-i el Akta hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Evliyanın büyüklerindendir.
Medine’de yaşıyordu.
Yiyecek bulamadı birkaç gün.
Resulün Ravda’sına gidip sürdü yüz ve gözünü.
- Yâ Resulallah, beş gündür bir şey yemedim. Ve bunu, senden gayri kimseye söylemedim, dedi.
Ve çekildi bir kenara.
Bir müddet namaz kılıp, uyukladı bir ara.
Rüyasında Aliyyül Mürteza hazretlerini gördü.
Allah’ın aslanı “radıyallahü anh” kendisini uyandırıp;
- Kalk ya Ebel Hayr, çok uyudun, buyurdu. Allah’ın Sevgilisi buraya geliyor.
Fırlayıp kalktı.
Az sonra, Resulullah “aleyhisselam” teşrif edip, kendisine büyükçe bir ekmek verdiler.
Çok acıkmıştı.
Hemen başladı yemeye.
Yarısına gelince, uyandı.
Fakat o da ne?
Ekmeğin diğer yarısı elindeydi.
Önce edeb lazım
Bir genç nasihat istedi bu Veli’den.
Cevaben;
- Evladım, her şeyden önce edeb lazım, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bir kalbde iman olduğuna alamet, Allah’ın kullarına merhametli olmaktır. Bir mümin sıkıntıya düşse, çok üzülür, kalbi yanar. İmkanı nisbetinde yardıma koşar.
İhlas, kalbi temizler
Sordular:
- Bir kalbde nifak olmasının alameti nedir efendim?
- Her insana kin ve haset beslemektir, buyurdu.
Sonra ihlastan sordular.
Cevabında:
- Bir kul, ibadetini ve iyi işlerini insanlara gösterirse, İhlastan ayrılmış demektir ki, bu hali riya olur, buyurdu.
Ve ekledi:
- Eğer ihlası kazanırsa, kalbi temizlenir. Kir pas kalmaz.
|