Ebül Abbas-ı Mürsi hazretleri “rahmetullahi aleyh” anlatıyor:
Henüz küçük çocuktum.
Tahsil için yeni mektebe gidiyordum.
Bir gün, bir levha üzerine, bazı şeyler yazarken, bir amca yanıma gelip;
- Bu temiz levhayı niçin karalıyorsun? dedi. Bunun vebali var.
Ona cevaben;
- Amcacığım, ben bunu karalamıyorum. Üzerine din ilmiyle ilgili lüzumlu şeyler yazıyorum, dedim.
Ve ilave ettim:
- Asıl amel defterimizi karalamayalım. Onu karalarsak, asıl vebal odur işte.
Bu sözümden çok duygulandı.
Alnımdan öpüp;
- Bu, bir hikmetli sözdür, buyurdu. Bana da öğrettin.
Ne isterdiniz?
Bu zat, bir gün;
- Cuma günü, duaların kabul edildiği anı yakalamış olsanız ne isterdiniz? diye sordu talebelerine.
Kimi, evlenmek isterdim dedi.
Kimi zengin olmayı, kimi şehit olmayı, kimi de, son nefeste imanla ölmeyi isterdim, dediler.
Bu arada biri sordu:
- Hocam siz ne isterdiniz?
- Ben, Allah dostlarıyla sohbet etmeyi isterdim, buyurdu.
Niçin savaştılar?
Bir gün de cemaatine:
- Asr-ı saadetten beri İslam mücahitleri niçin savaştılar, biliyor musunuz? diye sordu.
- Niçin efendim? dediler.
- Kâfirlere Peki dedirtmek için, buyurdu. Bugüne kadar yapılan cihatlar, İslam’a “Peki” diyenlerle “Hayır” diyenler arasında olmuştur. Yoksa bir kuru kavga değildir bu harpler.
Ve ekledi:
- İblis de, Allah’ın emrine “Peki” deyip Adem “aleyhisselam”a secde etseydi, kovulmazdı. Ama “Hayır” dedi, tard olundu ebediyyen.
|