Ebül Abbas hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Mısır’a gidip, Nil nehri kıyısına bir dergah kurdu.
Yıllarca tenvir etti o yörenin halkını.
Öteki yakada, başka bir Evliyanın dergahı vardı.
Mektuplaşırlardı.
Ebül Abbas hazretleri, mektubunu yazıp, Nil nehrine bırakır, karşıdaki Veli gidip Nil’den alırdı onu.
Öbür Veli’nin ismi Ebüssü’ud idi.
Bir talebesi vardı ki, yıllarca yetiştirdi onu.
Bir gün bu talebesine;
- Evladım, bana çok hizmet ettin. Ama senin icazetini ben değil, Mağrib memleketinden gelecek olan Ebül Abbas verecektir, buyurdu.
O Veli teşrif etti
Birkaç gün sonra tekrar çağırıp;
- O Veli teşrif etti, buyurdu. Sen şimdi o zata git. Ve çok hizmet eyle ki, istifaden çok olsun o zattan.
Talebe;
- Peki efendim, deyip, karşı kıyıya geçti.
Gördü ki, o dediği Veli teşrif etmiş.
Yaklaşıp, edeble öptü elini.
Lakin niçin geldiğini söylemedi.
Fakat Ebül Abbas hazretleri;
- Hoş geldin evladım! buyurdu. Ben de seni bekliyordum. Vazifem, seni yetiştirmektir.
O gün hizmete başladı.
Ve yetişip, bu büyük Veli’den icazetini aldı.
Din, nasihattır
Bu zat, bir gün sevdiklerine;
- Din nasihattir, buyurdu. Gücü yeten herkes, sözünün geçtiğine anlatmalı mutlaka.
Ve ekledi:
- Bu hususta hadis-i şerif de var. Peygamberimiz “aleyhisselam”; “İki Müslüman bir araya gelir de Allah'tan ve Peygamberden “aleyhisselam” bahsetmezlerse, Allah ikisine de lanet eder” buyuruyor.
Sordular:
- Lanet eder, ne demek efendim?
- Yani rahmetinden uzak eder onları.
|