Ebül Abbas-ı Mürsi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, sıcak bir yaz gününde aside adında bir yemek pişirttirdi.
Ancak bu yemek, kış günleri yapılırdı.
Bunun hikmetini anlamadılar.
Ve kendisine;
- Efendim, bildiğimize göre, bu yemek kış günleri pişirilir. Siz ise yazın pişirttirip bize ikram ettiniz. Hikmeti nedir acaba? diye sordular.
Cevabında;
- Haklısınız, buyurdu. Ancak bunu, bugün doğan oğlumuz Yakut için pişirdik. O yavrumuzun doğum asidesidir.
Ve daha izah etti:
- Bu Yakut adındaki bebek, Habeş ülkesinde dünyaya geldi ki, şimdi orada kış mevsimi hüküm sürüyor.
Hiçbir şey anlamadılar.
Fakat o günün tarihini bir yere kaydettiler.
Onun her işi hikmetlidir
Aralarında;
- Hocamızın her işi hikmetlidir. Sonra anlarız, dediler.
Aradan onbeş sene geçti.
Bir gün bir genç geldi dergaha.
Sordular:
- Nerden geliyorsunuz?
- Habeşistan’dan.
Adınız nedir?
- Yakut.
Kaç yaşındasın?
- Onbeş.
Evet, mesele anlaşılmıştı.
Genç adam Ebül Abbas hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” huzuruna girip, tanıttı kendisini.
Meğer köle diye çok kimselere satılmış, en sonunda bu dergaha gelmişti.
Bu Allah adamını öyle sevdi ki, yanından bir an ayrılmıyordu.
Büyük Veli de onu çok sevmişti.
Onu yanından ayırmıyor, soranlara da benim oğlum diye tanıtıyordu.
|