Vehib bin Verd hazretleri “rahmetullahi aleyh” bir gece evinde ibadet ediyordu.
Secdeye gittiğinde uzun süre ağladı.
Öyle ki, gözlerinin yaşıyla, ıslandı seccadesi.
Bir gün sevdikleri;
- Niçin çok ibadet edersiniz efendim? dediler.
Cevaben;
- Kul, Rabbine ne kadar muhtaç ise, Ona o kadar çok ibadet yapmalıdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Kudreti de, ne kadar çoksa, Ondan o kadar çok korkup titremelidir.
Yer kalay, gök bakır olsa
Tevekkülü o kadar çoktu ki, insanlar hayret ederdi haline.
Bir gün sevdiklerine;
- Yer kalay, gök bakır olsa, rızık için endişe etmem, buyurdu.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü Rabbim rızıklara kefildir, buyurdu. O halde niçin bunu dert edeyim.
Bu koyun nerede otlamış?
Annesi, içmesi için süt getirdi bir gün.
İçmeden sordu:
- Bu sütü sağdığınız koyun, yabancı bir merada otlamış mıdır?
Annesi, hayvanın otladığı yerleri saydı.
O zaman vazgeçti içmekten.
Zira öyle bir yerde otlamıştı, o yerde çok insanın müşterek hakkı vardı.
Annesi;
- Evladım, al iç, dedi. Hak teâlâ affeder.
Cevap olarak;
- Bile bile günah işleyip de, affolmayı beklemek uygun olur mu? buyurdu.
Ve ekledi:
- Günah, ateş gibidir. Bunu bilen bir insan, bile bile günah işleyebilir mi?
|